IMF haftasından manzara

Maliye bakanları ve merkez bankası başkanları, bu hafta IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları için Washington’da.

Politika yapıcılar, her yılki gibi ekonomik belirsizlik, jeopolitik gerilimler ve değişen küresel güç dengeleriyle şekillenen karmaşık bir tabloyla karşı karşıya.

Resmî toplantıların yanı sıra, Atlantic Council da hafta boyunca finans liderleriyle üst düzey oturumlara ev sahipliği yapıyor.

Bu yan etkinlikler, genellikle resmî açıklamalardan daha açık ve doğrudan görüşlerin paylaşıldığı stratejik tartışmalara sahne oluyor ve haftanın tonunu ve yönünü şekillendirmede önemli rol oynuyor.

Bugün, hem IMF’nin resmî koridorlarında hem de Atlantic Council ve benzeri düşünce kuruluşlarının ev sahipliğinde Washington’daki daha geniş politika çevrelerinde yürütülen tartışmalar üzerinden, gündemi şekillendiren temel beklentileri ve örtülü gerilimleri öne çıkarıyorum.

Toplantıların açılışı, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze barış planının ilk aşamasının uygulanmasını işaretlemek üzere İsrail ve Mısır’a yaptığı ziyarete denk geldi.

Trump, Knesset’te bir konuşma yaptıktan sonra Kahire’ye geçerek bölgedeki Arap liderlere iş birliklerinden dolayı övgülerde bulundu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ziyaretin bu bölümünde yer almadı.

İlk bakışta bu gelişmelerin IMF-Dünya Bankası toplantılarıyla ilgisi yokmuş gibi görünse de, finans ile jeopolitik arasındaki kesişimlere aşina olanlar için bağlantı çok açıktı.

Son yıllar açıkça gösterdi ki: makroekonomik politika artık izole bir ortamda var olamıyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ekonomik sonuçlarından, Orta Doğu’da tekrarlayan çatışmalara kadar küresel finans, silahlı çatışmaların etkilerini rutin şekilde taşıyor.

EKİM 2023, 2024 VE 2025: İSRAİL, İRAN VE BARIŞ

2023 Ekim ayında Marakeş’te düzenlenen Yıllık Toplantılar, 7 Ekim saldırılarının ardından Fas’a dayanışma göstermek için yapıldı.

2024 bahar toplantılarından sadece günler önce, İran, Şam’daki konsolosluğuna yönelik İsrail hava saldırısına misilleme olarak İsrail’e karşı geniş çaplı drone ve füze saldırısı düzenledi.

Kriz yatıştı, piyasalar toparlandı ve çalışmalar devam etti—ama alınan ders şuydu: jeopolitik, her mali tartışmanın arka planında.

Bu yılki gündemde gümrük tarifeleri, borçların yeniden yapılandırılması, ABD’deki bütçe çıkmazı, yapay zekânın yükselişi, Arjantin’in IMF programı, doların gücü ve Bretton Woods sistemi içindeki ABD-Çin arasındaki güç dengesinin kayması gibi konular var.

ABD, ÇİN VE TÜRKİYE; NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ PAZARLIĞI

Çin’in nadir toprak elementlerine yönelik ihracat kısıtlamaları ABD’ye karşı stratejik bir karşı hamle olarak öne çıkıyor.

ABD’de bir yarı iletken şirketi ile Çinli bir ortak arasındaki anlaşmazlık, şu anda ABD Hazine Bakanlığı’nın yaptırım ofisi (OFAC) tarafından ulusal güvenlik gerekçesiyle inceleniyor.

Bu bağlamda, Washington’un Çin’e bağımlılığı azaltma arayışında son aylarda sessizce tartışılan olası ABD-Türkiye nadir toprak elementleri iş birliği yakından izleniyor.

Türkiye, kendi rezervleri ve artan stratejik önemiyle bu alanda önemli bir alternatif tedarikçi olabilir.

Resmî gündemde yer almamakla birlikte, böyle ikili adımların küresel kaynak politikası ve Ankara’nın ekonomik duruşu üzerinde kayda değer etkileri olabilir.

Tabii koşulları ve mevcut anlaşmalar önemli.

SUUDİ ARABİSTAN’IN EKONOMİK ZORLUKLARI

Bu arada Suudi Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan’ın bu hafta Atlantic Council’de yapacağı konuşmada, 2030 Vizyonunu ele alması bekleniyor.

Krallığın bütçe açıkları, düşük petrol fiyatları ve getirdiği ekonomik zorluklar konuşulacak mı göreceğiz.

2025 bütçe açığının önceki tahminlerin iki katından fazla olacağı öngörülse de, Suudi Kamu Yatırım Fonu agresif yatırım stratejisini sürdürüyor.

En son 55 milyar dolarlık Electronic Arts satın alımı da bunun bir göstergesi.

GAZZE’NİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI VE IMF TARTIŞMALARI

Ancak bu haftaki kamu gündeminde muhtemelen yer almayacak bir konu var: Gazze.

Sürekli şiddet döngülerinin ardından yeniden yapılanma ve ekonomik istikrar acil.

Gazze’nin geleceğiyle ilgili ciddi planlamalar kapalı kapılar ardında yürütülüyor.

Birçok bağışçı ülke sürece katılımı değerlendiriyor, ancak mekanizmalar ve finansman hâlâ netleşmedi.

Bu sessizlik daha geniş bir eğilimin parçası. Ekonomistler on yıllardır jeopolitiği makroekonomiden ayrı tutmaya alıştı.

Yani ekonomiyi sadece rakamlar, büyüme, enflasyon gibi kendi içinde bir sistem olarak görüyorlar.

Ancak tarih boyunca yaşanan savaşlar, krizler ve uluslararası anlaşmazlıklar, ekonomiyi ve finansal politikaları doğrudan etkilediği için bu iki alanın aslında ayrılamayacağı, birbirine çok bağlı olduğu ortada ve artık kabul ediliyor.
Mesela Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sadece bir siyasi çatışma değil, aynı zamanda küresel enerji piyasalarını, ticaret yollarını ve finansal sistemleri etkileyen devasa bir ekonomik olay.

IMF ve Dünya Bankası, İkinci Dünya Savaşı’nda barışı ekonomik refahla desteklemek için kuruldu.

Ancak refah hedeflenirken barış göz ardı edildi.

Koridorlarda ve ikili görüşmelerde Gazze sessizce ele alınabilir.

Ancak esas soru şu: Dünya finans liderleri, Bretton Woods kurumlarının asli vizyonunu yeniden canlandırabilir mi? Sadece büyümeyi değil, küresel barışı da temin edecek vizyonu…

Beyaz Saray tarafından 13 Ekim 2025’te yayımlanan “Trump Sürdürülebilir Barış ve Refah Deklarasyonu”, bölgedeki tarafların çatışma sonrası dönemde barış, güvenlik ve ortak refah için verdikleri tarihi taahhüdü vurguluyor.

Deklarasyonda, Filistinliler ve İsraillilerin temel insan hakları, güvenliği ve onurunun korunmasının sürdürülebilir barışın temel taşı olduğu belirtiliyor.

Ayrıca, bölgesel işbirliğinin ve diyaloğun, radikalizm ve aşırılıkla mücadelede kritik önemde olduğu vurgulanıyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da imzasıyla yayımlanan bu metin, bölgedeki barış çabalarının finans ve kalkınma gündeminde giderek daha fazla yer bulacağına işaret ediyor.

Türkiye’nin Gazze’nin ekonomik yeniden inşasındaki rolü belirsizliğini koruyor.

Ancak iç ekonomik baskılarla nasıl mücadele ettiği Washington’da gündemde.

17 Ekim’de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, Atlantic Council’de enflasyon, para politikası öncelikleri ve finansal istikrar konularını ele alacak.

Bu, Türkiye’nin kur oynaklığı ve enflasyonla mücadelede kritik adımlarını anlatmak için önemli.

NOT: Şimdilik Türkiye’nin IMF’ye borcu kalmadı.

Dünya Bankası’ndan ise birkaç milyar doları bulan uzun vadeli kalkınma kredileri bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir